Tanzimat'tan 1950lere Tarih ve Romancı
Tanzimat'tan 1950lere Tarih ve Romancı
Yakup Kadri yazmaya 1920'de başlar. Daha önce yayımladığı "mensur şiirler, oyunlar ve öykülerin, yazmaya hazırlık olduğu söylenebilir. Yakup Kadri gazetecidir, politikanın içindedir, diplomattır; her şeyden önemlisi yaman bir gözlemcidir. Yazı yaşamının başlangıcında dönemin genel koşulları ve eğilimleri nedeniyle "sanat şahsî ve muhteremdir" ilkesini benimsediyse de Balkan bozgununu, kan ve gözyaşı içindeki göçleri, Birinci Dünya Savaşı'nın yenilgisini, 600 yıllık imparatorluğun çözülüşünü noktalayan Mütâreke'ye, işgalin getirdiği onursuzluğu ve zulmü, yerel nitelikte başlayıp Mustafa Kemal'in önderliğinde ulusal mücâdeleye dönüşen direnişi gördükten sonra, sanatın kişisel değil toplumsal bir yaratım olduğunu kabul eder. Kuşkusuz onun bu sanatsal dönüşümünde, sanatın toplumun dertlerini dile getirmesi gerektiğini söyleyen Millî Edebiyatçıların da büyük etkisi vardır.
Onun romanındaki, dolaylı yoldan geçmişle hesaplaşma ve yaşadığı dönemi eleştirel gözle betimleme anlayışının, kendi vicdanındaki bu kişisel ve ruhsal hesaplaşmanın bir uzantısı olduğu söylenebilir. Kimi romanlarında dayanamayarak (çağdaş roman uygulayımına aykırı olsa bile) olayı anlatmaya ara verip kendi düşüncelerini söylemesi buna bağlanabilir. Romanlarının genel çizgisi, toplumsal çözülüşün ve yeniden kuruluşun çeşitli katmanlardaki kişiliklere yansıması biçiminde özetlenebilir. Buna göre Yakup Kadri'nin romanlarında ele aldığı tarihsel dönem, Tanzimat'dan 1950'lere kadarki dönemdir.
EmoticonEmoticon